Seçime üç kala
Seçimlere üç gün kala neden böyle bir yazı yazdım bilmiyorum. Belki’de sonuçlarını bildiğim bir seçim olduğu için. Şimdi nereden bildiğimi soracaksınız? Çok basit; Ülkem insanı malesef bir ahlak çöküntüsü içerisinde. Mesela 1,5 milyon insanımız borcundan dolayı yasal takipte. Kredi kartı borçlusu, 4 miyonun üzerinde ve yasal takipte. 5 milyon işçi askari ücretle çalışıyor. 10 Milyon hiç bir güvencesi olmadan kayıtsız çalışıyor. 21 milyon insan yoksulluk sınırı altında yaşıyor ki tabi buna yaşam dersek. Ve inanın çok zor olmak ile birlikte 31,5 milyon insanımız, şükür ederek, orta halli yaşayabildiğini ifade ediyor. Bütün bir ülkem insanı geriye kalan 1 milyon yöneten ve işverenler adına azap çekiyor. Bundan da pişman değiller. Bir de üzerine, üstlük onlara dua ediyorlar.
Seçime üç kala zaman, kendi efendileri olmak adına, seçim konuşmalarını biraz daha eğlenceli hale getirebilirlerdi. Mesela kısa skeçler, güldürü oyunları, konser vbg. Etkinlikler sahnelenebilir, gülerdik ağlanacak halimize. Bir gün kendi ülkemdeki doğa, çocuk, kadın katliamında bile bir günah yüklenmeyen, kendini göklerin hükümdarı olarak, insanlara hükmetme gücü; Er‘doğa‘nın emrine kontrolü altında girer, ve insanlık gitgide daha korkunç bir hâl alırdı. Her şeyi çirkinleştiren zaman elini tanıtır insana. Kendimce şöyle düşündüm; “Ey ……. aşağının, yukarının bile kabul etmemesi gereken sen, ülkemin iyiliği için derken, ülkemi haksızlık ve çirkinlikler yüzünden, acınacak hale düşürdüğünü göremeyen, zulme karşıyım derken zulm eden, gecekondudan saraylara yükselen, sana güvenen, seni seven insanların, üzerine basa, basa yükselen, sana yakın olmayanı düşman ilan eden sen. Sanadır isyanım anlarsan eğer. Barış güzel bir şey ama büyük Atatürkün dediği gibi önce Yurdun’da varsa. Amaçlar; milli mesele olmadığı gibi insanlarımızı şu bu köken‘den, şu bu dinden, şu bu mezhepten diyerek ayrıştıran, Teröre ve teröristle itfikak içinde bulunan ve bunu yaparken kılıfına uyduranlardır. Önce Türk, Kürt, Laz, Çerkez ama her şeyden önce kardeş olacağız diyenler, bu güne kadar kardeş değilmiydık? Neden bir terör örgütü yarattınız. Bir parti kurarak hakkınız olanı demokratik yollardan da arayabilirdiniz. Şimdi inandırıcılığınızı yitirmiş birlik ve beraberlikten söz ediyorsunuz. Umarım % 10 barajı geçer Seçim öncesi verdiğiniz sözleri tutarsınız.
Bir de daha hala akıl erdiremediğim şu ‘‘ileri demokrasi‘‘ dedikleri nasıl bir şey? Kırk yılı aşkın bir zaman biriminde Avrupada yaşayan ben nasıl olurda bunu farkedemedim. Yaslara karşı gelmek avrupada büyük bir suç teşkil eder. Bu sebepten olsa gerek, kolluk kuvvetleri suçlulara karşı müsamaha göstermezler. Kolluk kuvvetleri için şu, bu yoktur. Hangi millet’den, dinden, mezhepten olursa olsun, İster Cumhurun başı, ister sokaktaki çöpçü yasalar önünde eşittir. Suç işleyenler ise suçludur. Suçluyu durdurmak, yakalamak için gerektiğinde şiddete bile baş vururlar. Hemde gözlerini kırpmadan. Almanya‘da devletin parasına göz dikenler çalanlar belli anlaşmalar ile cezadan kurtulabilirler. Peki vatandaşın cebine göz dikenler işte onların affı yoktur hapishaneyi boylarlar. Yedi den yetmişe yasalar önünde herkes eşittir. İşçi Ahmet, Memur Hans, Millet vekili Müller, ve hatta Başbakan Merkel bile yasalar önünde her hangi bir ayrıcalığa tabi tutulmazlar. Trafikte kim suç işlediyse, kim vergi kaçırdıysa, kim vatandaşı dolandırdıysa, kim ihaleye fesat karıştırdıysa, kim vatandaşın ödediği vergileri çar çur ettiyse, kim rüşvet aldıysa ve inanın memurundan vekkillerine kadar, kim hediye almaya cürret ettiyse, kurtuluşu yoktur. Hakim karşısına çıkar ve cezasını çeker. Eee tabi buna da demokrasi denmez. Devletin bürokratları, Kolluk kuvvetleri, Belediye başkanları, Memurları, koskoca Millet vekilleri, Bakanlar, Baş bakan hatta Cumhurun başı nasıl olurda mahkeme önünde hesap verir? ‘‘Almanya’da verir.‘‘ Türkiyedemi? Güldürmeyin beni… İleri demokrasi ile yönetilen Türkiyemiz‘de kimin haddine düşmüş.
Mesela Almanyada Millet vekilleri Berlindeki meclis toplantısına katılabilmek için devletin ücretsiz verdiği ikinci sınıf Tiren biletini kullanırlar. Birinci mevkide seyyahat etmek isteyen cebinden farkını öder. Öyle maaşları falan da yoktur katıldıkları toplantı saatine göre bordroları hesaplanır maaşları tahakkuk eder. İşçi fabrika‘da giriş çıkış için kart basar, Millet vekili Meclis girişinde deftere imza atar. Öyle devlete ait araba, telefon, özel sağlık hizmeti, sekreter, koruma gibi ayrıcalıkları hiç olmamıştır. Doğrudur Almanya bir polis devletidir ve polisler suç işleyenlerin korkulu rüyasıdır. Almanyada Savcı suçluyu elinde kesin deliller varsa mahkemeye sevk eder. Polis ellerinde kesin delil olmadan hiç kimsenin evine giremezler arama yapamazlar. Hiç bir savcı elinde kesin delil omayan polise arama emri vermez. Hiç bir hakim kesin delil olmadan her hangi birinin tutuklu yargılanmasına karar vermez ve inanın kiç bir kimse mahkeme kararı olmadan suçlu olarak adlandırılamaz. Mahkeme kararları asıl olandır ve yediden yetmişe herkes bu karara uymak mecburiyetindedir. Mahkeme kararlarını görmezden gelenlerin isterse Cumhurun başı olsun vay hallerine. Kırk yıldan beri böyle diktatörlükle yönetilen bir ülkede yaşamışım. İleri demokrasi lafını duyduğumda nasıl bir şey olduğunu çok merak etmiştim. Şimdilerde ne demek istediklerini anlayabiliyor ve şu diktatörlükle bire bir örtüşen Almanya’da ileri olmayan demokraside yaşadığıma şükrediyorum. Türkiyeden gönderilen imamların, Camilerdeki cemaatin Allah adı ile kandırılarak, insanımızı dolandırmaları sonucunda, dolandırıcıların bu günkü hükümet tarafından aklanmaları ne anlatmak istediğimi ortaya koyuyor. Tek tesellimiz Alman mahkemeleri bu dolandırıcıları mahkum etmiş, ne yazıktır ki ülkemi yönetenler tarafından aklandıkları gibi üst düzey yönetimlere getirilmişlerdir. Gelelim dünyada halkının insanca yaşayabildiği ülkeler neler yapmışlar. Din ile devlet işlerini ayırmışlar. Dinin halkı sömürmesine imkan vermiyecek yasalar çıkartmışlar. Din insanların vicdanı ile Tanrı arasına terk edilmiş. İlk okullar da din dersi yerine ahlak dersine öncelik tanımışlar. Din derslerini seçmeli olarak hangi din dersini almak istiyorsanız imkan tanımışlar. İnsanlığa yararlı nesiller yetiştirebilmek adına eğitime çok önem vermişler. Ezbercilikten çok araştırmacı bir eğitim sistemini tercih etmişler. İnanın bu ülkelerin insanları şu anda insan olmanın mutluluğunu yaşıyorlar.
Ülkemin suyunu, doğasını, denizlerini ormanlarını ve inanın insanlarını özlüyorum ve bu gidişle‘de daha da özlemeye devam edeceğim gibi geliyor. Daha özlü bir ifade ile, zenginliğin Üretmekten, çalışmaktan, ahlaklı olmaktan geçtiğini yaşadığım ülkede öğrendim. Ülkemi yöneten siyasiler hele, hele bu gibilere daha hala oy verenler onu mahvetmek zorunda değillerdir. Belkide yeni bir siyasal sürecin kapıları aralanıyor diye korkuyorlardır. Bu yeni süreçte seçimlere kadar ülkemi yönetenler acınacak bir biçaredir, o kadar. Korkunun ecele faydası yok derken ne de Güzel demişler anlayana tabi. Sakın ola kimse üzerine alınmasın ha. Yazık hemde çoook yazık. Hakkın verdiği nimetlerin içine etmek. Sizlerde hiç mi vicdan, Allah korkusu yok. Bir gün toparlanın’da çevrenize bir bakın utanın. Ben ortaya yazdım alan istediğini alsın. Sen‘de ahı olanların hesabı bir gün bulur seni, aşağıdamı, yukarıda mı yakalar, işte orasını kalbinden geçirmeden dilinden düşürmediğin Cenabı hak bilir. Balık baştan kokarmış, bu kafalar düzelmedikçe, aydınlanmadıkça bizlerden ne köy olur ne de kasaba. Meraklanmayın seçim sonuçları konusunu unutmadım.
Ne yaparsak yapalım. Zalime yol verdik bir kere. Hemde Allah adı ile kandırılarak. Ülkemde Kuran ayetlerini yok sayıp Hadislere sarılan Müslümanlar çoğunlukta oldukça, AKP daha çok seçim kazanır. Hiç kimse heveslenmesin. En azından bu seçimlerde’de Allaha kaldı işimiz. Bir bakmışsın AKP küme düşecek diye umarken tek başına iktidar olmuş. Vardır Hakkın bir bildiği diyerek bekleyeceğiz. Şunun şurasında ne kaldı. Ak koyun kara koyun elbet o gün belli olacak. Tarih tekerrürden ibarettir… Yönetenler zalimleştikçe, haksızlık, yolsuzluk, yasa tanımamazlık alıp başını gitmişse Pazar günü sandıkta oyunu verirken vicdanına sor. Huzuru bulmak istiyorsan kendinden ve yandaşlarından başka herkesi, vatan haini, terörist, dinsiz olarak adlandıran bu günün yöneticilerine bir ders ver.
Mehmet Tevfik Özkartal