Küllerinden Dogan Şehir:Nürnberg

Bin yıllık tarihi,

İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler’in izini yok etmeye kararlı

müttefiklerin bombardımanı altında yok olan Almanya’nın Nürnberg kenti,

n_03 1960 yılına kadar aslına uygun olarak yeniden inşa edildi. Ortaçağ’da savunma amacıyla kurulan çok kuleli surlarla kaplı Nürnberg, kilise, müze, köprü ve tarihi çeşmelere sahip.Nürnberg’in en etkileyici yapılarından birisi ise Eski Nazi Partisi Dokümantasyon Merkezi. Almanya’yı İkinci Dünya Savaşı’na sürükleyen sürecin fotoğraflar ve ekranlardan yayınlanan belgeseller aracılığıyla anlatıldığı merkezde, tur rehberine ihtiyaç duyulmuyor. Ziyaretçiler, fotoğraf ve görüntü açıklamalarını, Almanca, İngilizce, Fransızca ve Rusça dinleyebiliyor. Nürnberg, 1935’ten İkinci Dünya Savaşı’na kadar olan sürede yaşanan insan hakları ihlalleri nedeniyle .’İnsan Hakları ve Barış Kenti’ olma misyonunu da üstleniyor. Kentteki Alman Ulusal Mü zesi’ne her iki yanında ‘Barış Sütunları’ olan dar bir yoldan gidiliyor. Müzede, Almanca konuşulan ülkelerden toplanan tarihi eserler, malzemeler, fotoğraflar, belgeler sergileniyor.

 Toplam 1 milyon 200 bin parçanın yer aldığı müze, Almanya’nın kültürel tarihinin sergilendiği en büyük müze konumunda, Surlarla çevrili eski Nürnberg’in ortasında ise ‘Hauptmarkt’ meydanı yer alıyor. Tarihte de ticaret merkezi olarak kullanılan alanda,bugün çiçek, sebze, meyve ve baharatın satıldığı küçük standlar yer alıyor.

Meydanın bir köşesinde Frauen Kilisesi, öbür köşesinde ise kendini çevreleyen demir parmaklılıklar üzerindeki halkaları çevrildiğinde dileklerin gerçekleştiğine inanılan ‘Güzellik Çeşmesi’ bulunuyor. Hauptmarkt’ın pazarcı sakinleri, her yıl temmuz ayının son haftasında yerlerini ‘Bardentreffen’ adı verilen şarkıcı ve besteciler festivaline terk ediyor. Kentin sanat konusundaki en şaşırtıcı etkinliği ise ‘Classic Open Air’. Luitpoldhain adı verilen çimenlikte düzenlenen klasik müzik konserleri, her yıl temmuz, ağustos ve eylül aylarında gerçekleştiriliyor.

Almanya’nın ikinci büyük hayvanat bahçesi bu şehirde bulunuyor. Kentte yaklaşık 25 bin Türk yaşıyor. 1950’li yıllarda çalışmak üzere bu kente gelen ve buraya Sayısız müzesi, bozulmadan korunabilmiş mimarisi, ihtişamlı kiliseleri, fıskiyeleri ve meydanları ile Nürnberg, Alman Kültürü’nün beşiği sayılır. Romalılar bu şehri zamanında boş yere Roma İmparatorluğu’nun ‘Hazine Sandığı’ olarak anmıyorlardı. Şehrin cadde ve sokaklarını gezmeye başladığınızda gözünüze ilk çarpan, aslına sadık kalınarak restore edilmiş yapılar. Geniş cepheli, bol pencereli binalar ve duvarlarında bulunan süsler sizi adeta geçmişe taşıyor. III. Konrad Nürnberg’in merkezine vardığınızda ahşap zamanında inşa edilen ‘Kayzer Kalesi’ tüm ihtişamı ile karşınıza çıkıyor.

 Bir zamanlar asillere ev sahipliği yapmış olan bu binanın, mimari özellikleri nedeniyle dünyada bir benzeri bulunmuyor. Kule ile ana gövde arasına yapılan ek bina ve sayısız pencereden oluşan bir çatıya sahip kalede bugün çeşitli fast food ve gıda dükkanlarına rastlayabilirsiniz. Nürnberg’te tarihi kiliselerin yanı sıra, şehirde yakın geçmişte inşa edilen sayısız modern kilise de bulunuyor. En önemli kiliselerden biri, halk tarafından çok sevilen St. Lorenz (Aziz Lorenz) adına inşa edilen ve yapımı 200 yıl süren St. Lorenz kilisesi. Gotik sanatını yansıtan kiliseden pazar yerine doğru giderken, karşınıza ‘Museumsbrücke’  (müze kemeri) çıkıyor. Sürekli sel altında kalıp yıkılan kemer, 1700 yılında tamamen taştan ve çift kemerli olarak yeniden yapılmış. Hemen yakınında bulunan ‘Sebaldus Kirche’ (Sebaldus kilisesi) ise, 120 yıllık titiz bir çalışma sonucunda bugünkü büyüleyici haline kavuşmuş. Kilisenin en önemli özelliği; bronzdan bir mezar olan ‘Sebaltsgrab’ı (Sebald Kabri) içinde barındırması. Yeniden şehir merkezine geldiğinizde karşınıza 18’inci yüzyılın sonlarında daha yenilikçi çizgilerle restore edilmiş St. Elisabethkirche (Azize Elizabet kilisesi) çıkıyor. Buradan doğuya yöneldiğinizde ise, ‘Katholische Frauenkirche’ (katolik kadınlar kilisesi) ile karşılaşıyorsunuz. Frankonya bölgesinin ilk salon kilisesi olan binanın (tavanı yüksek ve geniş bir salona sahip) batı cephesinde bulunan ‘Kunstuhr’ (Sanat Saati), her gün saat 12.00’de, yedi derebeyine benzetilmiş figürleri ile hareketlenip mekanik bir geçit töreni sergiliyor. Şehri gezmekten yorulduysanız ve mola vermek istiyorsanız, 284 metre yüksekliğindeki Nürnberg Gözetleme Kulesi’nde yemek yiyebilirsiniz. Kulede bulunan döner restaurantta bir yandan yemek yerken diğer yandan şehri seyredebilirsiniz.Yemeğin ardından tatlı niyetine Almanya’nın, ama özellikle Bavyera eya letinin spesiyalitesi sayılan Lebkuchen’i (ballı ve bol baharatlı bisküvi) deneyebilirsiniz. Geleneksel Lebkuchen yapımında kullanılan bal çok masraflı olduğu için, Kaiser IV. Karl zamanında bölgedeki bal üretimi Nürnberg’e taşınarak aşçıların işi kolaylaştırılmış.

Günümüzde artık bu tatlıyı şehrin tüm marketlerinde bulmanız mümkün. Nürnberg’in mimarisi ve kültürel zenginliğinin yanı sıra müzeleri de güzellikleri ve sayıca çok olmalarıyla sizi şaşırtacak. Çünkü şehirde tam 18 müze bulunuyor. Bunlardan en önemlileri; çağımızın sanat ve tasarım eserlerinin sergilendiği ‘Neues Museum’ (Yeni Müze) ve şehrin son 950 yıllık genel tarihinden kesitler sunan ‘Fembohaus’ şehir müzesi. Bir diğer önemli müze ise 1966’dan beri dünyaya Nürnberg’ten ihraç edilen oyuncakların sergilendiği ‘Spielzeug  Museum’ (Oyuncak Müzesi). 6000 metrekare alana kurulu ve sergileriyle ünlü ‘Museum Industriekultur’ (Sanayi Kültürü Müzesi) ve Alman demiryolu tarihini sergileyen ‘Museum für Kommunikation’ (Nürnberg İletişim Müzesi), daha çok bugünü ve yakın geçmişi gözler önüne seriyor. Sanatçısı bol şehir Dünyaca ünlü birçok sanat ve zanaatçıya ev sahipliği yapmış olan Nürnberg, ressam Albrecht Dürer’in (1471 – 1528) de doğduğu ve yıllarca yaşadığı şehir. Dürer’in müze haline getirilen evini gezerken, sanat hayatının en verimli 11 yılını tüm odalarda ve katlarda görmek mümkün. Ünlü ressamın dışında cep saatini icat eden mucit Peter Henlein (1480 – 1542) ve daha pek çok yetenekli  heykeltraş, müzisyen, şair ve yazar Nürnberg’te yaşadıkları dönem boyunca iz bıraktılar. Bu izlerden birkaçı Hans – Sachs Meydanı’nda yer alan Hans Sachs abidesi ve 16’ıncı yüzyılda dökme bronz ile rönesans akımını buluşturan Benedikt Wurzelbauer’in fıskiyesi. Bir diğer şaheser ise meydandaki pazar yerine vardığınızda karşınıza çıkan ve gotik havayı yansıtan ‘Schöner Brunnen’ (Güzel Fıskiye). Fıskiyenin kulesi ve tüm dünyanın düzenini simgeleyen 40 değişik figürü titizlikle restore edilmiş. Fıskiyeyi çepeçevre saran korkuluk ve üzeri ndeki ‘Altın Halka’ da tekrar yapılmış. Bu korkuluğa gevşek bir şekilde yerleştirilmiş halkayı çeviren herkesin, bir gün tekrar Nürnberg’e geri geleceği inancı yaygın. Alman ressam Albrecht Dürer , 21 Haziran 1471 yılında Nürnberg’te bir altın işleme ustasının oğlu olarak dünyaya geldi. İlk önemli çizimini sekiz yaşında yaparak çevresindekileri ş aşırtansanatçı,kısasüreeressam, çizer, grafiker ve yazar olarak yeteneğini sergiledi.

Fikrinizi yazin